Ünlü Fransız felsefeci Michel Foucault “Hapisanenin doğuşu”nu anlattığı kitabında modernleşmeyle birlikte mahkumların tıklım tıkış doldurulduğu, o eski büyük cezaevlerinin terkedildiğini ve mimari olarak yeni bir cezaevi anlayışına ulaşıldığını söyler. Eskiden böylemiydi diyor insan şimdiklere bakınca...
Neyse bu yeni düzenlemede küçücük göz göz hücrelerden oluşmuş halka şeklinde bir cezaevi binası vardır. Binanın dışa bakan geniş pencereleri güçlü bir ışıkla aydınlatılır. Aydınlma sanki çok önemlide. Tutsaksın zaten. Ama ışık herkesin ihtiyacı. Öyle bir ışıkta kim aydınlanmak ister. Halkanın merkezinde ise bir gözetleme kulesi bulunur. O merkezi kuleden bakan herhangi biri hücrelerin içindeki küçük siluetleri izleyerek her hareketi kontrol eder. Böylece tek tek hücrelerinde sürekli görülme tehdidi altında yaşayan mahkumlar bir süre sonra disiplin altına girerler. Öyle ki artık gözetleme kulesinde hiçkimse olmasa bile mahkum kendini izleniyormuş gibi hisseder.Demir parmaklığa, zincire, prangaya gerek kalmamıştır. Çünkü zindan, artık beyinlerdedir.
Cezalandırıyor.
Sonra “tecil edip” erteleyerek cezalarımızı, “bir daha yaparsan iki katını yatarsın” diyor.
Böylece darağacımızın ipini elimize tutuşturuyor; ilk hatada kendi taburemizi tekmelememiz için…Kendi fikriyatımızın gardiyanı haline sokuyor bizi. Sansürün en ağırını kendi duygularımıza, düşüncelerimize uyguluyoruz. Utanır, korkar oluyoruz bildiklerimizden, söylediklerimizden, sevdiklerimizden…Gölgemize kelepçeleniyoruz.Oysa okudukça, düşündükçe anlıyoruz ki, bu kahrolası cezaevinde yalnız değiliz.Yanıbaşımızdaki binlerce hücrede, suskunluğa, sevgisizliğe mahkum edilmiş yüzbinlerce tutuklu, bizim gibi yalnız olduğunu sanarak yaşıyor.Gözetleme işini beyinlere yerleştirdiği suçluluk duygusuna emanet eden Kule, zamanla içi boş, kof bir iktidara dönüşürken, biz, Kuleden saklanalım derken, beynimizin içine kuleler örmüşüz.Kule, biz olmuşuz.Görüyoruz ki, bir çözebilsek zihnimizin zincirlerini, merkezi kuleyi zaptetmemiz hiç zaman almayacak. Bir aşabilsek beynimize, gönlümüze koyduğumuz yasakları, bir daha hiç yasak olmayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder